Pınar Arkun ile Gelin Ayakkabısı üzerine bir söyleşi

E- Merhaba bize biraz Pınar Arkun’dan bahseder misiniz?

P.A- Modaya ilgim çocukluğumdan itibaren başladım diyebilirim. Annem ressam olduğu için sürekli çizim yapardım. Liseyi İzmir Karşıyaka’da Anadolu Meslek Lissesi Moda Tasarım bölümünde okudum, daha sonra da üniversitede buna uygun olarak şekillendi, Güzelsanatlar Fakültesi’nde okudum. 9 Eylül Üniveritesi tekstil ana dalında Moda ve aksesuar bölümünü kazandım. Türkiye’de bizim bölüm ilklerden birisidir ve hem uygulamada hemde teorik derslerde oldukça başarılıdır. Daha sonra endüstriyel tasarım alanında çalışmaya başladım. Daha sonra içlerinde Boyner Grup’unda olduğu birkaç büyük firmada çalıştıktan sonra artık kendi işimi yapmalıyım dedim ve ayakkabı tasarımına profesyonel olarak başlamış oldum.

E- Sizi yönlendiren birilerinden ziyade kendi kararınızı verip ve yolunuzu çizmişsiniz değil mi?

P.A- Aslında öyle oldu, okuldan sonra hep yapmak istediğim bir şeyi 5 -6 yıl arayla yapmaya başladım. Bu süreç bana iş tecrübesi kazandırmış oldu. Tabiki ticaret bambaşka birşeymiş.

E- Ayakkabı tasarlarken en önemli kriteriniz nedir?

P.A- Ben kıyafet tasarımı da yaptım ama ayakkabı tasarımı zor bir alan. Hem üç boyutlu hemde ergnomik olmak zorunda. Birkere tek kişinin elinden çıkmıyor kesinlikle, düşünüp tasarım yapabilirsiniz belki ama ayakkabıyı giymeden tasarım eksik kalıyor. Genel olarak kıyafet veya aksesuar  tasarlayabilmek için üretimi iyi bilmek gerekir. Ama ayakkabıda kalıbı tanımak, topuğu, üzerine gelen modelin nasıl duracağını bilmek çok önemli. Yani tek bir nokta değil birçok noktadan bahsedebiliriz.

E- Beğendiğiniz modacı veya tasarımcı var mı?

P.A- İlham Aldığım spesifik bir modacı yok, daha çok beğendiğim tasarımlar var. Çünkü modacıların da her sezon yaptıkları işleri değişiyor.

E- Sizce 2010 trendleri nelerdir?

P.A- Aslında trendler artık birbirine girmiş durumda. Herşeyden var, yani karışık medya oldu biraz. 2010 yazı için şunları söyleyebilirim, genel olarak pudra renkleri, daha soft, daha romantik dokunuşlar. Ben bu sezon trendlerin arasından bunu seçtim ve böyle yol alıyorum.

E- Demek ki birkaç tane trend var.

P.A- Hemen hemen öyle zaten biraz çeşitli, aralarından beğendiğiniz doneleri seçebiliyorsunuz. Bu sayede gelecek sezon için de bir görüşünüz olmuş oluyor. Daha çok gelin ayakkabıları ve abiyeler yaptığım için biraz daha şeffaf malzemeler kullanmak istiyorum. Bu biraz sürpriz olacak herkez için.

E- Gelin adayları neden özel tasarım ayakkabı tercih etmeli?

P.A- Çünkü insan hayatta bir kere evleniyor ve nasıl gelinliğinden makyajından organizasyonuna kadar herşeyi seçiyoruz hatta gelen kişileri bile seçiyoruz, böylesine önemli bir günde hayatınızın tamamen değiştiği bir günde bu değişimi sevdiklerinizle kutlamak istiyoruz. O gün herşey özel oluyorsa tabiki ayakkabınızda özel olmalı ve özenilmesi gerekli. Ama ayakkabıya ekstra özenilmesi gerek çünkü ayakkabı hem güzel  hemde rahat olmalı.

E- Bütün gün ayakta durduğunuz düşünülünce gerçekten haklısınız.

P.A- Tabii keşke düğünlerde tek sıkıntı sadece ayakkabının rahatlığıı olsa işler  okadar çok karışıyorki bazen.

E- Bir ayakkabı seçerken nelere dikkat edilmeli?

P.A- Nerede giyeceğine ve nasıl bir kıyafetle giyeceğine dikkat etmeli. Yani herşeye dikkat edilmeli. Artık ayakkabı kıyafetin bir aksesuarı değil tamamlayıcısı bazen de öne çıkan öğesi konumunda. Dümdüz bir
t-shirt giyebilirsiniz ama altına yüksek topuklu daha frapan gösterişli bir ayakkabı giyersiniz elinize küçük bir portföy alırsınız partiye gidersiniz yani ayakkabınız farkedilmenizi sağlayabilir. Bence ayakkabı sitil belirleyicinizdir.

E- Kadınların fiziksel özelliklerine göre ne tür ayakkabıları tercih edebilirler?

P.A- Kısa boylu bayanlar kesinlikle  yüksek topuklu ayakkabı giymeli veya kilolu bayanlar eğer kısa boyluysa  kendilerini biraz yükseltmeli ki kıyafetlerini daha güzel ve rahat taşıyabilsin. Uzun ve ince bayanlar babet  giyebilir bence hiç sakıncası yok, ona hiçbir itirazım yok. Ama sadece boyu uzun diye veya kilolu diye duz ayakkabı giyilmesini özellikle özel günlerde yada gecelerde kesinlikle karşıyım çünkü artık topuklu ayakkabılar o kadar rakatladı ki, platform koyuyoruz, daha kalın topuk yapıyoruz, kalıbını ayağınıza göre ayarlıyoruz o zaman yürümesi de çok rahat oluyor.

E- Tasarım süreci konusunda bilgi verebilir misiniz? Müşterilerinizin istekleri tasarımlarınıza nasıl yansıyor?

P.A- Tabi, buradaki modeller daha çok kalıbının denenmesi, modelinin belirlenmesi ve müşteri için bir öngörü oluşturuyor. Biz genellikle ayakkabıları gelinliğe göre veya müşterinin düşündüğü birşeyler varsa onlara göre baştan şekillendiriyoruz. Yani, her seferinde en baştan bir ayakkabı yaratılıyor.

E- Gelin adayının bir gelin ayakkabısı için düğünden ne kadar süre önce gelmesi gerekiyor?

P.A- Bizim için ikinci gelinlik provasından veya etek boyu ayarlanmadan 15 gün önce gelmesi idealdir. Yani birinci gelinlik provasından sonra gelinse en iyisi diyebilirim.

E- Ayakkabılarınızda ne tür materyaller kullanıyor sunuz?

P.A- Dış kaplama malzemesi olarak deri, saten, süet kullanıyorum. Taş olarak orjinal svarovski ve inciler kullanıyorum. Tamamlayıcı olarak tül, dantel kullanıyorum. Aslında gelinliklere uyabilecek ne tür malzeme varsa aksesuar olarak üzerine onu kullanabiliyoruz.

E- Özel tasarım ayakkabıların fiyatlarını diğerleriyle mukayese eder misiniz?

P.A- Aslında özel tasarımın pahallı olması gerek ama çok da pahallı değil. Aynı kalitede bir ayakkabı alsanız yine benzer fiyatlar oluyor, tabiki çok sayıda, fabrikasyon olarak yapılan veya Çin’de yapılan ayakkabılarla kıyaslamak pek mümkün değil.
E- Müşterileriniz daha çok ne çeşit tasarımları tercih ediyor?

P.A- Farklı olan tasarımları tercih ediyor. Bana geliş nedenleri de bu zaten, burada normal düz bir ayakkabı görmek istemiyorlar başka yerlerde zaten birçoklarını görebilirler. Burada farklı renkler, farklı motifler, farklı bir kalıp görmek istiyorlar.

E- Ayak sağlığı ve ergonomisiyle ilgili bir şeyler söylemek ister misiniz?

P.A- Çok isterim. Türk insanının ayakları genellikle taraklı ve kemikli oluyor. Fransız veya İtalyan kadınlarının ayakları daha ince oluyor. Bu yüzden sürekli kemik çıkma problemleri yaşanıyor. Bana göre bu problemde 90’lı yıllardaki ucu sivri ayakkabılardan kaynaklanıyor. Yani çok ince ve yüksek, çivi topuk ve ucu ince ayakkabılardan kaynaklanıyor. Ama şu anda hem moda değişti hemde kalıplar değişti. Benim kalıplarım da yüksek topuk ama hem platform var hemde daha geniş taraklı ve ön kısımları daha yuvarlak. Genelde rahatlık konusunda hiç problem yaşanmıyor diyebilirim.

E- Günlük yaşamda topuklu ayakkabı kullanmayan bayanlar düğünde topuklu ayakkabı giymek isteyebiliyor bu kişiler için özel bir tavsiyeniz var mı?

P.A- Aslında günlük yaşamda topuklu giymeyen biri düğünde de giymek pek istemiyor ama giymek isterse de daha kısa topuk platformlu ayakkabılar önerebilirim. Ayakkabının evde de mutlaka denemesi gerekiyor zaten topulu ayakkabıya alışık bile olsanız burada ayakkabı sizin için özel yapılıyor ve kalıptan çıktığı gibi size veriliyor yani denenmemiş, yumuşamamış olacağından evde de en azından birkaç gün giyip ayağa uyum sağlamasını sağlamanız gerekiyor. Hiç topuklu ayakkabı giymeyen birisine zaten topuklu ayakkabı pek önermiyorum, yada dolgu topuk giyebilirler. Topuklu giymeyi bilmek lazım, babet giymek farklıdır topuğa basarsınız onlarda, ama topuklu ayakkabıda topuğa çok yüklenmemeniz lazım. Zaten ayagın iki kısmı basar yere bir topuk birde tarak kısmı biz ona milo deriz. Parmaklar yük taşımaz, o miloya yük biner ve daha çok o bölgeyle denge sağlanır. Eğer topuğa çok yük verirseniz küçük bir topuk da olsa kırılır.

E- Ödüllerinizden bahseder misiniz?

P.A- Ünüversite üçüncü sınıftayken ayakkabı tasarım yarışması yapılmıştı İzmir’de Ege Aysad Ayakkabıcılar derneği sponsorluğunda ama ulusal bir yarışmaydı. İstanbul’dakiler de dahil Türkiye’nin her yerinden katılım vardı. Hayalimde tasarımlar vardı hep, bir gecede onları çizdim ve sonra finale kaldım ve benim için de sürprizdi. Tabi finale kalınca heyecanlandım çünkü çok özel üretim şekli olan bir ayakkabıydı benimki, daha çok Roma sandaleti tarzında birşeydi. Kolay bir üretimi yoktu, özel bir şekilde üretilmesi gerekiyordu ve bu tasarım bana birincilik getirdi. Çok sevdiğim birşey olduğu için böyle bir yarışmada birincilik almak bana çok doğal geldi. Bu sayede İtalya’ya gittik ve fuarlara katıldık bu da benim için iyi oldu, orada da neler yapılıyor görme şansım oldu.

E- Ayakkabılarınız düğünden sonra da kullanıma uygun mu?

P.A- Genelde düğünden sonra da kullanılcakmış gibi  tasarlıyoruz. Zaten model olarak da çok klasik gelin ayakkabıları olmadıkları için çok rahatlıkla kullanılabilirler. Sadece kumaş olursa kirlenmeye yüzünden kullanılması zor olabilir, benimde gelin ayakkabılarım kumaştı ve simsiyah olmuştu, ama genelde deri olanlar daha rahat kullanılabiliyor.

E- Toplumda bazı gelenek ve inanışlar için ne düşünüyorsunuz?

P.A- Bence güzel tabi, hem bir anısı kalmış oluyor hemde gelinlik ve düğün seramonisi içinde böyle bir ayakkabınında özel bir yere sahip olması bence hoş birşey. Ayağa basma, altına isim yazma bunlar hoş anılar oluyor. Ayakkabı da düğünün bir parçası olmuş oluyor.

E- Bağdat Caddesi’nde yeni mağazanızı açtınız bu konuda müşterilerinizden nasıl tepkiler aldınız?

P.A- Ben ilk başladığım zaman bu işe bir hevesle olur mu olmaz mı diye düşünüp, ayakkabı tasarımı yapıcam ama ne ayakkabısı tasarlıyacağım, bir sürü seçenek var ve özel birşey olsun istedim . Gelin ayakkabılarından başlamak istedim ve gayet güzel tepkiler aldım. Burası çevre olarak iyi bir lokasyon  çok iyi gelinlikçiler var. Mağazaya gelenlere neredeyse yüzde doksandokuzuna hizmet verebiliyorum bu da beni son derece memnun ediyor. Müşteri geri dönüşleri de çok olumlu oluyor genelde, çok rahat ettiklerini söylüyorlar.

E- Türkiye’deki özel ayakkabı tasarımı konusunda ne düşünüyorsunuz?

P.A- Türkiye’de daha fazla bu iş yapılabilir ama atelyeler tek tek üretime pek de taraftar olmuyorlar. Çok iyi usta olması lazım, işini saygı ve sevgiyle yapan birilerine raslamak lazım. Tekstil sektöründe bir patlama yaşandı ama markalaşamamak yüzünden geri dönüşü çok iyi olmadı ve birçok yer kapandı. Herşeyde olduğu gibi ayakkabıda da markalaşmaya ihtiyaç var.

E- Ayakkabı tasarımı dışında başka projeleriniz var mı?

P.A- Ayakkabı tasarımı dışında çanta tasarımı da yapıyorum, yeni yeni başladım. Özellikle abiyede ayakkabı ve çanta birbirini tamamlıyor. Çantada sizi kısıtlayan hiçbir faktör yok çünkü herkez çantayı elinde veya omzunda taşıyor. Rahat taşınması dışında çok da fazla ergonomik bir şey yapmaya gerek yok. Çok fazla yaratıcılığınızı kullanabileceğiniz sorunsuz bir öğe çanta. Bu sebepten çanta tasarımı da yapıyorum ve hoşuma gidiyor. Ayakkabı ve çanta dışında çok da fazla birşey yapmak istemiyorum, ayakkabı alanında daha geniş bir yelpaze oluşturmak istiyorum.

E- Benim sormak istediklerim bunlardı acaba sizin eklemek istediğiniz şeyler varsa?

P.A- Gelin ayakkabılarında eskiden aynı renk olsun istenirdi ancak şimdi özellikle Avrupada böyle farklı renk ayakkabılar da kullanılmaya başlandı. Zaten artık düğün seramonisi bir konsept şeklinde oluşuyor, hazırlanırken giyeceğiniz tshirt’ünden o günkü kullanılacak bardağa kadar herşey bir konsept çerçevesinde ele alınıyor. Hani bir renk veya desen belirleniyor ve davetiyenizde de o kullanılıyor ve kıyafetinizde de yine o kullanılıyor, biz bu konsept çerçevesinde ayakkabıları da o renklere veya desene uygun tasarlıyoruz. Örneğin pembe fuşya veya krem tonları kullanılabiliyor bu hem daha güzel oluyor hemde böyle bir ayakkabıyı yüzde yüz düğünden sonrada giyebilirsiniz. Bayanlar pembe rengi çok sevdikleri için özellikle pembe ayakkabı arayanlar da oluyor. Böyle şeyler kullanıyoruz hemde gelinliğin altından birazcık ayakkabı görünmesi hoş duruyor.